Bayburt Manşet

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

Balıkesir Efsaneleri

Yayınlanma:
ABONE OL
Balıkesir Efsaneleri

Balıkesir ve çevresinde eski zamanlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen çeşitli hayalî hikâyeler anlatılır. Bu anlatmalardan en bilinenleri Sarıkız Efsanesi ve Hasan Baba Yatırı’dır.

Sarıkız Efsanesi

Marmara ve Ege bölgelerini birbirinden ayıran ve genç dağlar grubuna giren Kazdağları’nın en yüksek tepesine Sarıkız Tepesi adı verilmektedir. Bu tepenin adı hakkında pek çok efsane anlatılmaktadır.

İLGİLİ HABER Düzce Efsaneleri

Çok eski zamanlarda Güre köyünde çok güzel bir kız varmış. Bu kızı köyün bütün gençleri sever ve evlenmek isterlermiş. Adı Sarıkız olan bu güzel kızın babası ise bin bir zahmetle büyüttüğü kızını, talip olan gençlerin hiç birine vermezmiş. Bunun üzerine gençler Sarıkız’a iftira etmişler. Köylüler de Sa­rıkız’ın babasına giderek:

“Kızın kötü yola saptı. Ya kızını öldürürsün ya da buralardan çekip gidersin” demişler.

Düşünüp taşınan baba, kızını öldürmeye kıyamaz; ancak köylülerin yüzüne bakabilmek için Sarıkız’ı gözden uzak tutmak gerektiğini düşünür.Kızını yanına alan baba, Kazdağı’nın zirvesine çıkar ve güttükleri kazlarla birlikte kızını bırakıp geri döner. “Kurt kuş yerse de gözüm görmesin, yaşarsa da herkesten gizli yaşasın” demiş.

Kazdağı’nda kalan Sarıkız ölmemiş ve kazlarını gütmeye devam etmiş. Hatta yolunu, izini kaybedenlere yardımcı olmuş. Bu durum kısa zamanda babasının kulağına gitmiş.Kızının ölmediğini öğrenen baba, Kazdağı’na kızının yanına çıkmış. Dağda kaz çobanlığı yapan Sarı­kız, babasını görünce sevinmiş, ona yemek ikram etmiş. Yemek sırasında babası kızından su istemiş. Sarıkız elini uzatarak kilometrelerce aşağıdaki Güre çayından su alarak babasına vermiş. Babası kızının ermiş olduğunu görünce pek sevinmiş.

Sarıkız’ın öldüğü ve bugün kabrinin bulunduğu yere Sarıkız Tepesi, babasının öldüğü yere ise Babate­pe veya Kartaltepe adı verilmektedir.

Başka bir efsaneye göre de delikanlının biri güzeller güzeli bir kıza aşık olmuş. Kız, evlenme şartı olarak, delikanlıdan gücünü ispatlamasını istemiş. Bu şarta göre delikanlı sırtına yüklenen tuz çuvallarını taşımak zorundadır. Delikanlının sırtına tuz çuvalları yüklenmiş. Yamaçtan tırmanırken çuvallar dengesini kaybetmiş ve delikanlı yuvarlanarak göle düşmüş. Tuzlar ıslandıkça çuvallar ağırlaşmış ve delikanlıyı suyun derinliklerine çekmiş.Köy halkı bu acıya sebebiyet verdiği için kıza öfkelenmişler. Ona yumurtalar atmışlar. Sarı Kız adı da buradan kalmış.

Öfkeleri yatışmayan köylüler babasına giderek kızını şikayet etmişler ve onu yok etmesini istemişler. Babası yumurtalara bulanmış kızını alıp tepeye çıkmış. Kızını öldürmeden önce abdest alıp namaz kılmak isteyen baba kızından su bulmasını istemiş. Kız delikanlının boğulduğu gölün suyundan getirmiş. Su tuzlu olduğu için babası yeniden tatlı su bulup getirmesini istemiş. Bunun üzerine kız ayağını yere vurmuş, o anda yerden bir kaynak suyu fışkırmaya başlamış. Durumu gören babası kızının ermiş olduğunu anlamış ve onu öldürmekten vazgeçmiş. Kimsenin zararı dokunmasın diye de suyun etrafını taş duvarla çevirmiş.

Kaz dağlarının zirvesindeki bu kaynak, bugün hala yörede şifalı olarak bilinmektedir. Ayrıca hem Sarı­kız’ın, hem de babasının öldükleri yerler kutsal sayılmaktadır. Babasının öldüğü ve bugün kabrinin bulunduğu kabul edilen yere Kartaltepe veya Baba­tepe; Sarıkız’ın kabrinin olduğu tepeye ise Sarıkız Tepesi adı verilmektedir.

Kazdağı’nın zirvesinde bulunan Sarıkız’ın kabri bugün de yöre halkı tarafından ziyaret edilmektedir. Her yıl 14-16 Temmuz tarihleri arasında Akçay’ da yapılan Zeytin Festivalinde Sarıkız da temsil edilmektedir. Ayrıca Sarıkız’ın kabri başında herkesin dileğini yazabildiği büyük bir dilek defteri bulunmaktadır.

Hasan Baba Yatırı

Kabri hakkında pek çok efsane anlatılan bu Hasan Baba hakkında M.Yasa ile H. Korkut, Şakayık-ı Numaniye’den naklen Hasan Baba hakkında şu bilgileri veriyorlar:

“Bursa’da metfun Emir Buhari hazretleriyle münasebet tesis etmiştir. Emir Sultan vefat edeceği zaman yanındaki muhipleri irşat için makamlarına birini tavsiye veya tayin etmesini söylediler. Bunun üzerine Emir Sultan Hazretleri buyururlar:

“Öldüğüm zaman sırra vakıf olan filan kimseyi bulursunuz. işte ancak o zatın vereceği cevaba bağlıdır. Bunun üzerine Sultan’ın tarif ettiği şahsı bulup, arzularını söylerler, kabul etmesi için ricada bulunurlar: ilk defa bunu reddeden Hasan Baba, Emir Sultan’ın vasiyetini söylediklerinde kabul eder ve sırra vakıf olduğunu göstermek için ve diğerlerinin arzusu ile şöyle buyururlar:

Onlara “semaya bakınız,” buyurdular. Ol taife dahi çeşm-i zahir ile savb u semaya nazar idüp dide-yi batınla arş-ı muallaya teveccüh eylediklerinde Emir Sultan ile hocası Hasan’ı bir yerde cülus eylemiş gördüler. Bu vaka üzerine Hasan Baba’nın halifeliğe layık birisi olduğu anlaşılır.”

Büyük veli Emir Sultan’ın halifesi olduğunu böylece öğrenilen Hasan Baba’nın dindar ve alim birisidir.O, şimdi kabrinin bulunduğu ve o zamanlar Arap Hanının bir odası olan yerde yaşadığı için “Öldüğüm zaman beni buraya gömersiniz” diye vasiyet etmiş, öldükten sonra da bu vasiyeti yerine getirilmiştir. Hasan Baba’nın halife olmadan önce Zağnos Paşa Cami’nin helalarını temizlediği de söylenmektedir. Münzevi bir hayat sürmesine rağmen son derece alim bir zat olduğu, ilimizde Ayak Dedesi adıyla bilinen yatırın sahibi Şeyh Şemseddin Efen­dinin müridi olduğu da bilinmektedir.

Bu tarihi bilgilerin yanı sıra Hasan Baba hakkında pek çok efsane ve inanış da vardır. Bunlardan en önemlisi kabrinin yerinin değiştirilemeyişi hakkında anlatılanlardı. 1932 yılında Hasan Baba’nın kabrinin bulunduğu yer bir mezarlıkmış. Belediye buraya bir hal yaptırmak istemiş. Fakat yatıra kimse el sürememiştir. Hatta belediye bir ameleye mezarı kaldırması için talimat vermiş. Fakat amele mezarın başına geldiği vakit, her tarafını bir titreme alıp, kazmayı kabre vuramamış. Gece ise Hasan Baba, amelenin rüyasına girmiş. Bizim son yıllarda derlediğimiz bir efsaneye göre ise Hasan Baba’nın kabrinin yeri belirsizmiş. Bir asker bir gün yemek için karpuz ile peynir alıp bir ağacın dibine oturmuş. Yemeğini yedikten sonra kalkmak istemiş, ancak bir türlü yerinden doğrulamamış. Etrafına toplanan insanların yardımına rağmen asker bir türlü yerinden kalkamamış. Sonunda halktan birisi: “Karpuzun kabuklarını temizle!” demiş. Ancak temizlik yapıldıktan sonra asker kalkabilmiş. Bu olaydan sonra burada Hasan Baba’nın kabri olduğu anlaşılmış. Bu olaydan sonra buraya yerden bir iki metre yükseklikte, beyaz sıvalı, üst tarafı yeşil renkli sanduka şeklinde bir kabir yapılmıştır.

İlgili Haberler