Bayburt Belediyesi, Bayburt Üniversitesi ve Sivil Toplum Kuruluşları tarafından organize edilen “Bayburt’ta Kentleşme ve Kentlilik Bilinci” konulu kongrede Bayburt’un Kentleşme Sorunları ele alınarak çözüm yolları arandı.
Şair Zihni Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa Vali Yardımcısı Coşkun Öztürk, Belediye Başkan Yardımcısı Nesimuttin Selçuk, Bayburt Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Süleyman Çiğdem, AK Parti İl Başkan Vekili Faysal Köprücü, Belediye Eski Başkanı Bekir Çetin, Belediye Meclis Üyeleri, Kurum Müdürleri, STK Temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Bayburt Belediyesi, Bayburt Üniversitesi, Bayburt Ticaret ve Sanayi Odası, Bayburt Ziraat Odası, Bayburt Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Bayburt Gazeteciler Cemiyeti, Bayburtlu Kadınlar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, BAYDER, BEKDER, Bayburt Eczacılar Odası Temsilciliği ve BAYPROJE’nin ortaklaşa düzenlediği “Bayburt’ta Kentleşme ve Kentlilik Bilinci Kongresi’nde Bayburt Üniversitesinin yanı sıra Atatürk, Karadeniz Teknik, Kayseri ve Ankara üniversitelerinden akademisyenler de sunum yaptı.
Kongrede bir sunum yapan Bayburt Belediye Başkan Yardımcısı Nesimuttin Selçuk şunları dile getirdi:
“Bir belediyeci olarak kentleşme bilinci konulu böyle bir toplantının yapılmasından ötürü büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Belediye Başkanımız Sayın Mete Memiş Ankara’da önemli bir toplantıya çağrılması münasebetiyle bugün aramıza katılamadılar. Kendileri selamlarını ve toplantının başarılı geçmesi temennisini sizlere iletmemi arzu ettiler.
Kentleşme, kentlilik bilinci esasında önemli bir mesele, vizyon istiyor, ilgi alaka istiyor. Bu tür konuların ortaya konularak, konuşulması, tartışılması inanıyorum ki şehirlerin gelişmesine, güzelleşmesine önemli katkı sağlayacaktır.
Değerli katılımcılar şehirler uzun zaman sürecinde orada yaşayan insanların çabaları, gayretleri, emekleri ile oluşurlar. Bayburt’umuz asırlara meydan okumuş, milattan önce 3000 yılından beri varlığını sürdüren ortak paydamız, geleceğimiz, sevdamız, ilk göz ağrımız, hayat bulduğumuz şehir.
Bu büyük mirası koruyup, geliştirip geleceğe taşımak birkaç kişinin işi olmaz. Bu görev hepimizindir. El ele vererek aklın rehberliğinde ortak sevdamız Bayburt’umuzu geleceğe taşımalıyız. Şehirler sürekli olarak değişen canlı mekânlardır. Toplumsal hayat ve ihtiyaçlar değiştikçe şehirlerin fiziki yapısı da değişir. Şehirleri zaman aşındırır, değişme ihtiyacını karşılayan, kendisini yenileyen şehirler ayakta kalırlar. Değişim yaşanırken tarihi dokuya kültür mirasımıza dikkat etmeliyiz. Medeniyet tasavvurumuzun izlerini inşa ettiğimiz mekânlarda mutlaka oluşturmalıyız.
Tarihi dokuyu korumanın zorluklarını biliyoruz. Ama ne pahasına olursa olsun bu geçmişimizle köprü görevi yapan ata yadigârı yapılarımızı aslına uygun restore yapmalı, bu binalarımıza nefes aldırmalıyız.
Belediye olarak, bu tarihi binalarımızdan birini aldık, restorasyonunu yaptık yakında hizmete açacağız. Geçmişimizle bağımızın simgeleri olan bu binaların korunması hususundaki çalışmalarımız inşallah devam edecek.
Belediye başkanımızın öncülüğünde, Bayburt’un kentleşmesi konusunda halkımızın istekleri, ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, proje çalışmaları yapılmış ve bu projeler büyük oranda bitirilmiştir. Bu hızlı değişime hep beraber şahit olduk. Alt yapı çalışmaları ile başlayan çalışmalar süratle bitirilmiş, cadde ve sokak düzenlemeleri itina ile yapılmış, yapılmaya da devam edilmektedir. Şehrimizde yaşayan vatandaşlarımızın günün yorgunluğunu atabilecekleri dinleme alanları, spor alanları, park ve bahçeler yapılmış ve halkımızın istifadelerine sunulmuştur.
Şehrimizin ihtiyaçları göz önüne alınarak yeni projeler yapılmaya devam edilmektedir. Şehrimize yapılan bu hizmetlerin korunması yaşatılması bütün hemşehrilerimizin ortak görevidir.
Bayburt belediyesi hizmet belediyeciliği yaparken, sosyal belediyeciliği unutmadan güzel projeler yapmaya devam etmektedir. Hayatın yükünü omuzlarında taşımış, zamanın akışıyla yorgun düşmüş, yakalanmış olduğu hastalıklarıyla uğraşırken evinin işleri ile uğraşamayan yaşlılarımızın, hastalarımızın yardımına koşmak suretiyle, hayatta yalnız olmadıkları hissettirilmiştir. Hanım efendilerin istifadelerine sunulan aile yaşam merkezi şehrimizde yaşayan hanımefendilerin uğrak yeri haline gelmiştir. Hanım kardeşlerimizin spordan çeşitli kurslara kadar birçok hizmetten faydalandıklarını ve bu merkezden memnun olduklarını müşahede etmekteyiz. Şehrin ekonomik yapısına önemli katkı sağlayacağına inandığımız tarım yerleşkesi projemiz büyük bir hızla bitirilmeye çalışılmaktadır.
Burada şehirleşme ile ilgili yaptıklarımız olduğu gibi yapamadıklarımız elbette vardır. Bunun yanında gelecekte yapmak istediklerimizde olacak. Bugün burada yapılacak tespitlerden sonra projelendirilip yapacaklarımız mutlaka olacaktır. Ama şunu ifade etmek istiyorum ki her şehrin bir ruhu ve kimliği vardır. Bu şehir Dede Korkut’u, Abdulvehhab Gazi’yi sinesinde barındıran şehirdir. Ülkemizin en küçük vilayeti olsa bile barındırdığı değerler itibariyle medeniyetin önderliğini yapan şehirlerarasında önemli bir yer tutmaktadır.
Şehirle birlikte anılır olmuş gönül erleri Ağlar Baba’nın, Dedepaşa’nın, Kaleardılı Ahmet Baba’nın hayat felsefeleri bu şehrin insanlarının gönüllerine sirayet ettiği gibi, sokağına, taşına, toprağına da sirayet etmiştir.
Şair Zihni, Celali Baba, Hicrani Baba ve daha nice şairlerin gönüllerine düşen dizeler şehrin duvarlarında unutulmaz yerini almıştır. Şuna da inanıyorum ki bu şehir daha nice şairlerin ilham kaynağı olacaktır.
Yiğitlik timsali Genç Osman hikâyeleri bu şehrin insanının gönül dünyasını yansıtmaktadır. Bu kısa süre içerisinde Bayburt’un taşıdığı değerleri tek tek sayarak bitiremeyiz. Böylesine mana yüklü bir şehre hizmet etmek bize huzur veriyor.
Hacı Bayram Veli ‘’Gönlü taş olanın şehri taş, gönlü aşk ile dolu olanın şehri gülistan olur“ diyor. Buraya toplanmış, aidiyet duygusuyla şehrini seven, şehrine aşk ile bağlanan siz değerli katılımcılar ve kıymetli hemşehrilerimizle beraber Bayburt’umuzu el ele vererek yarınlara taşımalıyız.
Bu toplantıdan çıkacak sonuçların şehrimize hayırlar getirmesini diliyorum. Sözlerime Celali Baba’nın şu dizeleriyle ile son veriyorum.
Kınamayın beni Hakk’ı sevenler
Rüzgâr esmeyince dal ırganır mı?
Külli boş değildir aşka düşenler
Katre düşmeyince sel uyanır mı?
Gönüllerimizde ki muhabbet ateşinin harlanması dileği ile hepinize saygılarımı sunuyorum.
