Çin Zulmü Yine Hortladı, Dünya Yine Sessiz!

Çin Zulmü Yine Hortladı, Dünya Yine Sessiz!
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Doğu Türkistanda Uygur Türklerine Uygulanan Çin Katliamına Yönelik Agd’nin Güven Parkta Tertiplediği Tel’in Eyleminde De Konuşan Memur-Sen Ankara İl Başkanı Mustafa Kır “Doğu Türkistan’da Çin Zulmü Yine Hortladı.Dünya Yine Sessiz “Dedi

Çin Zulmü Yine Hortladı. Dünya Yine Sessiz!

Suriye’de vahşet, Mısır’da kaos,Gazze’de katliam, Arakan’da Budist çetelerin terörü,Libya’da, Yemen’de iç çatışmalar sürerken, Doğu Türkistan’da dünyan halkının sessizliğinin gölgesinde Çin zulmü yine hortlamıştır.

Uygur Türkleri yine Çin kuşatması altına alınarak, 1949 yılında geçekleştirilen Çin Komünist devrimi sonrasında başlatılan toplu katliamlar ve asimilasyon uygulamaları sistematik bir de sürdürülmektedir. Mübarek ramazan ayının başladığı günden beri namaz kıldıkları,oruç tuttukları ve toplu ibadet yaptıkları için Doğu Türkistan’ın Sincar özerk bölgesinde onlarca Uygur Müslüman’ın öldürüldüğü, işkenceye tabi tutulduğu haberleri bütün dünya kamuoyunun gündemine düştüğü halde bütün dünya, İnsan haklarını korumakla mükellef Uluslararası kuruluşlar ve Dünya sessizliğini korumaya devam etmektedir.

Sistematik Soykırım Yapılıyor

Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde ”Her Çin vatandaşı dinî inanç ve hürriyete sahiptir.” Denildiği halde Uygur Türklerinin dinini öğrenme, öğretme ve ibadet etme hakları ellerinden alınmıştır.

1966-1976 yılları arasında uygulanan kültür devrimi esnasında Doğu Türkistan’ın dört defa alfabeleri değiştirilmiştir. Uygurca yazılan eserler toplattırılarak Uygurca okuyup yazmaları engellenmiştir. Okullarda zorla ideolojik Çin eğitimi verilerek gençlerin Müslüman olarak yetişmelerine mani olunmuştur. Camileri yıkılmış, toplu ibadetleri, Kuran’ı ve Dini ilimleri öğrenmeleri yasaklanmıştır.

Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri Çin zulmüne karşı 66 yıldan beri kimlik ve kişilik mücadelesi vermektedir. Bu amaçla 500’den fazla milli ayaklanma yapılmıştır. Kaşgar’da, Urumçi’de, Sincar’da yapılan ayaklanmaların dışında en önde gelen ayaklanmanın birisi de 7 aylık çocuğa 77 merminin sıkıldığı, 9 köyün, 9 kasabanın tarihten silindiği, binlerce çocuk yaşlı, kadın erkek ve masun insanın şehit edildiği 5 Nisan 1990 Bar’ın Milli Kurtuluş Hareketidir.

Hayatın katliam ve asimilasyon altına alındığı Doğu Türkistan’da Müslümanlara yönelik baskılar her yıl artarak devam etmektedir. Çin işgalinden bu yana Doğu Türkistan’da Bosna, Irak, Afganistan, Çeçenistan, Filistin ve Suriye’de öldürülenlerin toplamının 10 katından daha fazla Müslüman öldürülmüştür.Binlerce insan sebepsiz yere tutuklanıp ağır işkencelere tabi tutulmuş, binlercesi evine dönemeyip belirsiz zindanlarda çürütülmüş,evine dönenlerin binlercesi ya sakat kalmış ya da hayata tutunamayacak derecede ruhsal travma geçirmiştir.

Bu yıl da özellikle Ramazan’ın başladığı andan itibaren Kur’an okudukları, namaz kıldıkları oruç tuttukları ve toplu ibadet yaptıkları için Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşlerimizden 100 den fazlası Kominist Çin askerleri tarafından sorgusuzca katledilmiştir.

Kısaca Çin Uygur Türklerini öldürülerek yaptığı soykırım ile birlikte halkın milli ve manevi değerlerini yok ederek adeta kültürel soykırımı da gerçekleştirmiştir.

Müslüman Olmak Potansiyel Suçluluk Sayılıyor

Doğu Türkistan’da olduğu gibi Dünyanın hiçbir ülkesi bu kadar uzun süre zulme maruz kalmamıştır. Yine dünyada hiçbir ülke bu kadar zulüm görmesine rağmen bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine direnç gösterememiştir. Ne yazık ki kendi topraklarında insanca ve özgürce yaşamaktan başka hiç bir arzusu olmayan bu insanların bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi tıpkı Mısırda Irak’ta, Filistin’de Çeçenistan’da olduğu gibi terörist bir hareket olarak değerlendirilmiştir.
Özellikle 11 Eylül 2001 yılından sonra dünya çapında başlatılan “terörizme karşı güç oluşturma” furyası, Çin için Uygur Müslüman Türkleri üzerindeki zulüm ve işkence baskısını arttırmak için büyük bir bahane olarak değerlendirilmiştir.

Uygur Türklerine işyerlerinde, Nazi kamplarını bile aratmayacak işkenceler yapılmaktadır.Gençler her zaman potansiyel suçlu görülerek yargısız infaza tâbi tutulmaktadır. stadyumlarda enselerine kurşun sıkılarak alenî bir şekilde öldürülmektedir. Ayrıca öldürülenlerin ailelerine ‘Kurşun vergisi’ alınarak manevi mobbing uygulanmaktadır. Nüfus planlaması adı altında kadınlar zorunlu kürtaj ile erkekler ise iğne ile kısırlaştırılmak suretiyle nüfus artışına mani olunarak bölge Çinleştirilmektedir. Plan dışı doğumlarda halk yüklü para cezalarına çarptırılmakta memur olanlar görevlerinden uzaklaştırılmaktadır.İnsanca yaşamayı talep eden bağımsızlık ve özgürlük yanlısı aydınlar, sivil toplum önderleri ise ya keyfi idamlarla telef edilmekte ya da işkence yapılarak göçe zorlanmaktadır.

Doğu Türkistan da Fail-i Meçhul Yok, Aleni Cinayet Var

Doğu Türkistan’da birtakım faili meçhul siyasî cinayetler işlenmemiştir.Çünkü, Kızıl Çin Hükümetinin demokrasi gibi, insan hakları gibi, hukuk kurallarına uyma gibi bir sorunları suçluyu suçsuzu yargılama gibi bir dertleri yoktur.

Çin için Doğu Türkistanlı Türk ve Müslüman olmak potansiyel suçlu olmak için yeterli bir sebeptir. Cezası da klasik yöntemle resmî devlet görevlisi tarafından sokak ortasında diz çöktürüp kafasına kurşun sıkılarak öldürülmektir.

Peki, bu kadar direnmeye rağmen Çin; Doğu Türkistan’ı neden bu kadar ısrarlı ve tavizsiz bir şekilde istilâdan vazgeçmemiştir? Birincisi Müslüman ve vatanperver oldukları için,ikincisi de İki yüz yıldır Rusya Çeçenistan’la neden uğraşıyorsa; Amerika Irak’ı işgal etmiş ise, İsrail Filistin topraklarına hangi amaçla yerleşmiş ise, Çin’de Doğu Türkistan’ı işgalde onun için bu kadar ısrarlı bu kadar tavizsizdir.
Çünkü Doğu Türkistan toprakları, petrol, uranyum, demir, kömür, altın, volfram, tuz, doğal gaz gibi stratejik yeraltı ve yerüstü zenginliklere sahiptir.Bütün Çin’de mevcut 148 çeşit madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan’dan çıkarılmaktadır.Doğu Türkistan’da şimdiye kadar 5.000 yerde bulunan maden ocağı Çin’deki toplam maden ocağının % 85’ine tekabül etmektedir.

Yaklaşık 500 bölgeden petrol, 30 bölgeden doğalgaz çıkarılmakta, 8 milyar ton olarak tespit edilen petrol rezervinin her yıl 10 milyon tonu Çin’e taşınmaktadır.

Çin’in kömür rezervinin yarısı Doğu Türkistan’dadır. Doğu Türkistan’da bulunan sanayi kuruluşlarında çalışanların % 90’ını ve petrol tesislerinde çalışanların % 99’unu bölgeye yerleştirilen Çinliler oluşturmaktadır. doğal kaynaklar bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden sayılan Doğu Türkistan’dan Çin’in, kendiliğinden vazgeçmesi mümkün değildir.

Zulme Sessiz Kalmak Zalimlerle Ortaklık Yapmaktır.

Kendi öz vatanlarında bağımsız ve özgürce yaşamaktan başka hiçbir talebi olmayan 35 Milyon Doğu Türkistanlının Çin tarafından haritadan silinmek istendiğinin bilindiği ve Çin tarafından işlenen sistematik katliamlar, Birleşmiş Milletlerin “soykırım” tanımına tam anlamıyla tıpa tıp uyduğu halde, ne yazık ki Uygur Türklerinin BM’lerce korunmak istenmelerine dair resmi müracaatları bile dikkate alınmayarak, Komünist Kızıl Çin’in insafına terk edilmiştir. Uluslararası kuruluşların ve Dünya kamuoyunun umursamazlığını fırsat bilen Çin zulüm ve işkencesine hız kesmeden devam etmektedir.
BM, NATO gibi uluslararası kuruluşların özellikle İslam Ülke Devlet ya da Hükümet başkanlarının hatta Müslümanların sessizliğinin esbab-ı mucibesini anlamakta zorlanıyorum. Uygur Türklerine yapılan haksız ve hukuksuz muameleye sessiz kalanların Faşist Çin İle suç ortağı olduklarını ilan ediyorum. Artık dünya bu soykırımın farkına varmalıdır. Bundan böyle harekete geçerek Çin’in faşizan baskılarına zulüm ve katliamlarına dur demelidir.

Doğu Türkistan İlk Müslüman Türk Devletidir.

Çin Zulmüne onlar sessiz kalsa da biz kalamayız. Çünkü; Doğu Türkistan İlk Müslüman Türk Devleti’nin kurulduğu yerdir. Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Abdülkerim Saltuk Buğra Han gibi bilim adamlarının yetiştiği kültür ve medeniyet merkezidir. kısaca Orası bir İslam coğrafyasıdır. Bizim için Irak, Flitsin, Afganistan, Pakistan, Çeçenistan ve Bosna Hersek teki insanların derdi ve dramı ne ise; Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin derdi ve dramı da odur.Doğu Türkistanlı dindaşlarımızı ve soydaşlarımızı Kızıl Çin’in adaletsiz insafına bırakmayı İslam kardeşliği inancıyla bağdaştırmamız mümkün değildir.

Başta Türkiye Cumhuriyeti Devletini,İslam ülkelerinin devlet ve hükümet yetkililerini BM, NATO gibi uluslararası mekanizmaları İnsan hakları kuruluşlarını,Dünya kamuoyunu Doğu Türkistanlı kardeşlerimize sahip çıkmaya yaptığı zulüm karşısında Çin Hükümetini sert bir şekilde uyarmaya, Çin mallarının alınmasını, satılmasını, ülkelerine sokulmasını yasaklamaya çağırıyorum.

Mısır’da,Irak’ta Filistin’de Çeçenistan’da ve Doğu Türkistan’da ve bütün İslam Coğrafyasında vatanı için dini için özgürlük ve bağımsızlık için can veren mücahitleri rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun diyorum. İşgalci güçleri, zalimleri nefretle şiddetle kınıyorum. Yaşasın zalimler için cehennem, diyorum.

0
be_en
Beğen
0
alk_
Alkış
0
mutlu
Mutlu
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir