Etiket: Türkiye

7. HERITAGE İSTANBUL’un basın toplantısı Rami Kütüphanesi’nde yapıldı

3-5 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda ArtCloud Network International’ın ana sponsorluğunda  ve TG Expo Uluslararası Fuarcılık tarafından organize edilen 7. HERITAGE ISTANBUL’un basın toplantısı İstanbul’da restorasyonu tamamlanarak yakın zamanda ziyarete açılan Rami Kütüphanesi’nde yapıldı. 

Kültürel miras bilincinin artması, bu mirasın korunması konularını kendine sosyal misyon edinen ve bu misyon doğrultusunda ürün, hizmet ve teknolojilerin geliştirilmesini hedefleyen koruma, restorasyon, arkeoloji, müzecilik ve kütüphanecilik teknolojileri fuar ve konferansı HERITAGE İSTANBUL’un basın toplantısında; Arkeoloji ve Sanat Yayınları Kurucusu- Arkeolog Nezih Başgelen, fuarın ana sponsor Artcloud Network International adına Angelo Bucarelli, TG Expo Genel Müdürü Hasan Cem Şenel ve Heritage Fuarları Kurucusu Osman Murat Akan konuşmacı olarak yer aldı.  

Bu yıl yedincisi düzenlenen Heritage İstanbul, müzecilik, arkeoloji, restorasyon, kütüphanecilik sektörlerinde faaliyet gösteren lider ulusal ve uluslararası firmaları, konferans, söyleşi ve atölye çalışmalarında alanında uzman, değerli birçok isim ile bir araya getirecek. 

Basın toplantısında yaptığı konuşmada fuarla ilgili bilgiler paylaşan Heritage Projeleri Kurucusu Osman Murat Akan: “Heritage İstanbul bu sene de Lütfi Kırdar’da yapılacak. 100’ün üzerinde yerli 20’nin üzerinde yabancı katılımcımız olacak. Geçen sene fuarı 9 bin ziyaretçi ziyaret etmişti. Bu sayı her sene üzerine koyarak artıyor ve marka da kendini katlayarak büyüyor. Bu durumdan herkes çok mutlu. Bu yıl ülkemizde yaşanan felaketten dolayı programın %50’sini Şubat ayında revize ettik. Konferans, seminer ve atölye çalışmalarında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi kurum ve kuruluşlar, birbirinden değerli uzmanlarla gerek müzecilik gerek restorasyonda birçok yeniliği irdeleyecekler. Deprem sonra özellikle ülkemizin deprem gerçeği göz önünde bulundurularak bu ayrıca bir konu başlığı haline geldi fuarda. Umuyorum ki fuar birçok konunun konuşulacağı, irdeleneceği bir buluşma alanı olacak. Bu noktada TG Expo’ya, ekibine de fuarın gerçekleştirilmesindeki katkılarından dolayı teşekkür etmek isterim.” sözlerine yer verdi.

TG Expo adına bir konuşma yapan TG Expo Genel Müdürü Hasan Cem Şenel; “TG Expo Ekibi olarak, bu yıl 7.’sini düzenleyeceğimiz Heritage İstanbul’un basın toplantısında sizlerle birlikte olmaktan son derece mutluyuz. Heritage İstanbul, bir fuar olmanın ötesinde; ülkemizden dünyaya açılan bir pencere hüviyetiyle, ülkemizin kültürel zenginliğini dünyanın gündemine taşıma, korunup geleceğe aktarılabilmesi için kamuoyu nezdinde farkındalık yaratma görevini üstlenmiş durumda. fuarda yer alan standlarda kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması için geliştirilen inovatif ürünler, koruma örnekleri ile özel teşebbüs ve kamunun bu anlamda yürüttüğü çalışmaları görebileceksiniz. Kültürel miras bilincinin arttırılması ve bu mirasın korunması gibi konuları kendisine sosyal misyon edinen ve bu misyon doğrultusunda ürün, hizmet ve teknolojilerin geliştirilmesini hedefleyen koruma, restorasyon, arkeoloji, müze, teknoloji fuar ve konferansı olan Heritage İstanbul, bu anlamda da farklı sektörleri ve çalışmaları bir araya getirme misyonunu da gerçekleştirmektedir. Hedefimiz önümüzdeki yıllarda daha da çok katılımcı ülkeyle, daha büyük başarılara imza atmak.  Heritage İstanbul’la kültür mirası bilincini dünyanın farklı coğrafyalarına yaymak istiyoruz. 

Değerli hazirun, Türkiye’nin kültürel miras alanındaki en önemli organizasyonu olan “Heritage İstanbul markasını 24- 26 Kasım 2023 tarihleri arasında gerçekleştireceğimiz “Heritage Middle East” ile bölge kültür başkenti olmayı hedefleyen Abudabi’ye taşıdık. Aynı zamanda, dünyadaki en prestijli platformlardan Herifairs – Avrupa Miras Fuarları ağına dâhil ettik.” 

7. Heritage İstanbul’un ana sponsoru Artcloud Network International adına toplantıda konuşmacı olarak katılan Kültür Danışmanı Angelo Bucarelli: “Heritage İstanbul’un sponsoru olmaktan ve bu projede yer almaktan dolayı gururluyuz.  Heritage İstanbul’un kültürel kirası koruma ve geleceği bu anlamda ışık tutmak amacıyla sektörün tüm kurumlarını, aktörlerini bir araya getirip karşılıklı fikir, tecrübe, vizyon değişimi yaratmasının önemini vurguladı. ArtCloud Network International bu bağlamda Heritage İstanbul’a sonsuz desteklerini sunmaktan memnuniyet duymaktadir. 7. Heritage İstanbul, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından destekleniyor.  Daima bizlerin yanında olan kurumlarımıza, tüm destekçilerimize ve katılımcılarımıza, fuara emeği geçen herkese teşekkürlerimi arz ediyor, fuarımızın gerek sektör gerekse ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.”

Konuşmacılar arasında yer alan ve kurulduğu günden bu yana fuara danışmanlık yapan Nezih Başgelen: “10 yılı aşkın sürede bu fuar nereye getirdiğimizi gördükçe mutlu oluyorum. İyi ki Heritage İstanbul’u hayata geçirmişiz. Şubat ayında yaşadığımız felaketle bugünkü Almanya’nın büyüklüğünde alanda topografyayı değiştirdi. Can kayıplarımız için çok üzgünüz. Yaşanan felakette sadece ülkemiz değil dünya kültür mirası etkilendi. Kayıtlı olarak 8800, tescili olmayan 10 binlerce eser zarar gördü, yıkıldı. Bunların kent merkezlerindeki rakamlarını az çok çıkartmak üzerindeyiz, kırsaldaki rakamın ortaya çıkması vakit alacak. O coğrafyadaki kültür mirasını gelecekte de var olması için tekrar kurmak, ortaya çıkarmak, restore etmek çok büyük bir misyon. Sırf Antakya’yı eski haline getirmek, deprem öncesindeki haline getirebilmek uzun yıllar gerekecek. Bu süreçte tüm herkese büyük görevler düşüyor. İyi ki Heritage yedi yıldır bizi bu konuda uzmanlarla bir araya getirdi ve bizi bilgilendirdi. Bu çalışmalar şimdi bize yaşadığımız afette çok gerekecek.” 

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Marmara Belediyeler Birliği, İBB Kültür A.Ş. tarafından desteklenen HERITAGE İSTANBUL, 7. senesinde 27 yabancı ve 100’ün üzerinde yerli katılımcıya ev sahipliği yapacak. Katılımcılar arasında, İtalya Ülke Pavilyonu ile Belçika, İsveç, Nijerya, Hollanda, Almanya, İspanya, İran ülkelerden farklı kurumlar da yer alıyor. 

7. HERITAGE ISTANBUL, kültürel miras endüstrisinin müzecilik, arkeoloji, restorasyon ve kütüphanecilik alanlarında “duayen” isimlerini 3 gün boyunca 25 konferans, 17 Miras Sohbeti ve 11 atölye etkinliği ile kültürel miras meraklılarını buluşturarak sektör için önemli bir çekim merkezi yaratacak. Yine ayrıca 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyen deprem felaketi nedeniyle özellikle müzecilik ve restorasyon alanında afet önleyici koruma konularında oturumlar da fuar boyunca konusunda uzman kurum, kuruluş ve kişilerin katılımı ile gerçekleştirilecektir. 

ArtCloud Network International CEO’su Laura Conti:

“projelerimiz   gelenek ve yeniliğin buluşmasından doğuyor”

Kültürel alanda dünya çapında faaliyet gösteren yenilikçi İtalyan şirketi ArtCloud Network International, 3 -5 Mayıs tarihleri arasında Istanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek 7. Heritage İstanbul Fuar ve Konferansı’na ana sponsor oldu. 

ArtCloud Network International, kültürel mirasın geliştirilmesi, iyileştirilmesi ve yönetimi alanında hayata geçirdiği  çalışmalarıyla sektöre yenilikçi çözümler getirmektedir. Dünyada   kanıtlanmış ‘’Made in İtaly ‘’ mükemmelliğinden yararlanan ArtCloud Network International, hükümetlere, kurumlara ve şahıslara bu kapsayıcı hizmetleri birarada eksiksiz sunabilen dünya çapında bir kaç şirketden biridir. 

ArtCloud Network International, üç önemli şirketin birleşmesi sonucu doğdu: ArtCloud Network, Reallife Television ve G-Group International- böylece analizden gerçekleştirmeye kadar “anahtar teslimi” çözümler sunan bir Grup oluşturmak için farklı ancak tamamlayıcı deneyimler ve bilgiler birleştirdi. Birleştirilmiş beceriler, sürekli araştırma ve yenilik, grubun gücünü tanımlayan ve onu önemli uluslararası iş birliklerinin oluşmasına götüren pusuladır. 

ArtCloud Network International CEO’su Laura Conti “Herhangi bir ülkenin kültürel mirasını korumak ve yeniden canlandırmak için geçmiş, bugün ve gelecek arasında son derece uyumlu bir denge sağlayarak, en iyi stratejileri oluşturur, yorumlar ve hayata geçiririz.  Böylece projelerimiz gelenek ve yeniliğin buluşmasıyla ortaya çıkar” dedi. 

Ayrıca ‘’Modern teknolojiler, tutkuyu, merakı ve ilgiyi yeniden uyandırabilecek daha erişilebilir ve ilgi çekici bir kültür için yeni alanlar açıyor. Amacımız “değer yaratmak”, yani kültürel mirası toplulukların ve bölgelerin kimliklerini temsil edebilen ve güçlendirebilen, ekonomik ve sürdürülebilir kalkınmalarına katkıda bulunabilen gerçek bir kaynak haline getirmektir’’ dedi.

 ArtCloud Network International, 5 Mayıs Cuma günü 13:45’te Miras:4 Yeni Teknolojilerin Kültürel Mirasın Geliştirilmesinde Kullanımı’’ başlıklı paneli ile 7. Heritage İstanbul’un konferans programında yer alacak. Kültür sektöründeki dijital devrimin ortaya çıkardığı yeni zorluklar ve yeni senaryolar, panelin ana konusunu oluşturacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın aktifleri 100 milyar TL’yi aştı

Yılın ilk çeyreğinde aktiflerini bir önceki yıla göre yüzde 12 oranında artırarak 102,5 milyar TL seviyesine taşıyan Banka, Türkiye’nin geleceği için önem arz eden projelere sağladığı finansman desteği ile birlikte kredi hacmini geçen yıla oranla yüzde 10 artırarak 66,7 milyar TL’ye yükseltti.

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, 2023 yılına ait ilk çeyrek finansal sonuçlarını Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) açıkladı. Banka, 2023 yılında ilk çeyreğinde aktiflerini bir önceki yıla göre yüzde 12 artışla 102,5 milyar TL seviyesine taşırken, net kârını yüzde 87’lik artışla yaklaşık 662,8 milyon TL’ye yükseltti. Kredi tutarı bir önceki yıla göre yüzde 10’luk artışla 66,7 milyar TL seviyesine ulaştı. 2023 yılı Mart ayı sonunda ortalama özkaynak kârlılığı yüzde 33 civarında gerçekleşti. Brüt takipteki kredilerin toplam kredilere oranı ise yüzde 1,35 düzeyinde seyrederek Bankacılık sektör ortalamasının altında yer aldı. Bankanın sermaye yeterlilik oranı ise yüzde 15,96 olarak gerçekleşti.

“İklim değişikliğiyle mücadele için, 110 milyon avroluk kaynağı yatırımcılarımızla buluşturacağız”

Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir dönüşümüne hizmet etmek amacıyla uluslararası kuruluşlardan elde edilen kaynakları yeni yatırımlarla buluşturduklarını belirten Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, “Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası olarak, ülkemizin de imzacısı olduğu Paris İklim Anlaşması ilkelerine uyum ve 2053 net sıfır karbon hedefi için sorumluluk alıyoruz. Bu kapsamda yenilenebilir enerji alanında yaklaşık 4.233 MW kurulu güce sahip 236 enerji projesine gerekli finansman desteği sağladık. Portföyümüzün yaklaşık yüzde 80’i sürdürülebilirlik temalı kredilerden oluşuyor. 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacının 15’ine doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlıyoruz. Alman Kalkınma Bankası (KfW) ile T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı arasında imzalanan 100 milyon avroluk İklim Finansman Kredisini ve ek olarak Alman Hükümeti tarafından karşılanan 10 milyon avroluk hibeyi, Banka olarak yatırımcılarla buluşturuyoruz. Bu anlaşmayla birlikte ülkemizdeki sera gazı emisyonlarının azaltılmasına ve sürdürülebilir kalkınmaya destek sağlayacağımız için mutluyuz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemizin sürdürülebilir kalkınması için çalışmaya devam edeceğiz. Ayrıca, ülkemizde yaşanan üzücü deprem felaketi sebebiyle AFAD’a 100 milyon TL tutarında bağış sağladık. Önümüzdeki süreçte de bölgede bulunan vatandaşlarımıza desteğimizi sürdüreceğiz.” dedi. 

“Girişim sermayesi ekosisteminin gelişiminde aktif rol alıyoruz”

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın kurucusu olduğu Türkiye Kalkınma Fonu ile doğrudan yatırımlara kararlılıkla devam ettiklerini belirten Öztop, “Türkiye Kalkınma Fonu çatısı altında yönetilen ve özellikle savunma sanayi girişimlerini ana odağına alan Yenilikçi ve İleri Teknolojiler Fonumuzdan Beam Teknoloji şirketine yatırım yaptık. Bu yatırım ile siber güvenlik alanında faaliyet gösteren şirkete, test ve değerlendirme laboratuvar kapasitesinin artırılması ve ihracat odağının korunarak sürdürülebilir büyümenin temini için finansman sağlıyoruz. Buna ek olarak, Teknoloji ve İnovasyon Fonumuz aracılığıyla dijital pazarlama alanında faaliyet gösteren Wask şirketine ve Sermaye Fonumuz aracılığıyla bütünsel kaynak yönetimi alanında çalışmalarını gerçekleştiren Fazla şirketine yaptığımız yatırımlarla Türkiye girişim sermayesi ekosisteminin gelişiminde aktif rol alıyoruz.” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Akciğer kanseri tanı ve tedavisine yönelik yazılım geliştirilecek

Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Yasin Kaymaz’ın yürütücülüğünü yaptığı, “Akciğer Kanseri Tek Hücre Sekanslama Verilerinde Alternatif Poliadenilasyon Noktası Analizleri İçin Biyoinformatik Yazılım Geliştirilmesi” başlıklı proje Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Araştırma Destek Birimi (ARDEB)  Hızlı Destek Programı kapsamında desteklenmeye uygun bulundu. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üretken bilim insanı Dr. Öğretim Üyesi Yasin Kaymaz’ı tebrik ederek başarılar diledi.

Araştırma ile ilgili bilgi veren Dr. Öğretim Üyesi Yasin Kaymaz,  “Tek hücre RNA sekanslama yöntemleri genellikle transkripte olan genlerin 3’-UTR ucunun yakalanarak sekanslanması prensibine dayanmaktadır. Bu sayede elde edilen sekans okumaları genin ekspresyon seviyesini ölçmede kullanılırken potansiyel olarak genin hangi transkript izoformunun daha aktif olduğu bilgisini de verebilmektedir. Buna ek olarak KHDAK tümör tek hücre transkriptom profilleri bugüne kadar tümöre özgü PA noktalarının incelenmesine konu olmamıştır. Bu bakış açısı ile tek hücre RNA sekanslama verilerinin tekrar biyoinformatik incelemeden geçirilmesi gerekmektedir” dedi.

Dr. Öğretim Üyesi Yasin Kaymaz,  “Tek hücre sekanslama çalışmalarıyla oluşan birden fazla veri setinin entegrasyonu ile tümör hücrelerinin normal hücrelerle karşılaştırmalı analizi sonucu poliadenilasyon noktalarının belirlenmesi ve tümöre özgü profillerinin çıkarılması henüz KHDAK için gerçekleştirilmemiştir. Bu proje ile akciğer kanseri tek hücre araştırmalarında mevcut olan bu eksiklik giderilmeye çalışılacaktır. Tek hücre tümör transkriptom profilleri bazında alternatif poliadenilasyon kullanımının hasta prognostik verileri ile ilişkilendirilmesini içeren bir çalışmaya henüz literatürde rastlanmamıştır. Bu çalışma ile alternatif poliadenilasyon kullanımının tümör prognostik veriler ile ilişkisi incelenerek uzun dönemli hayatta kalıma (long-term survival) etkisi incelenecektir” diye konuştu.

Tümör hücrelerinin profilleri belirlenecek

Projenin amacı ile ilgili detayları da paylaşan Dr. Öğretim Üyesi Yasin Kaymaz,  “Bu proje ile önceden üretmiş olduğumuz ‘endSeqTools’ isimli biyoinformatik aracımızı APA takasları için istatistik testleri de yapabilir şekilde tek hücre sekanslama verilerine de uyarlayarak yeni bir yaklaşım gerçekleştirecektir. Tek hücre sekanslama verileri hücre türüne özgü alternatif poliadenilasyon noktası profillerinin çıkarılmasına ve bu profillerin fonksiyonel olarak çalışılabilmesine olanak sağlayabilir. Bu araştırmanın temel amacı tek hücre transkriptom verileri kullanılarak normal hücrelerden farklı olarak KHDAK tümör hücrelerine özgü 3’-UTR kullanımı ve alternatif poliadenilasyon noktalarının belirlenmesidir. Bu amaçla önceden yayınlanmış çalışmalardaki akciğer kanseri tek hücre RNAseq verileri elde edilecek ve bu amaç için yeniden dizayn edeceğimiz biyoinformatik aracımız ile tümör hücrelerinin poliadenilasyon profilleri belirlenecektir. Malignant olmayan normal hücrelerin profilleri ile karşılaştırmalı analizler sayesinde tümör hücrelerinin kullanmış olduğu alternatif poliadenilasyon noktaları istatistiki testler ile tespit edilecek ve ilgili genlerin biyobelirteç olma potansiyelleri incelenecektir” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bu Ramazan Ayı ve Bayram’da Şekersiz Beslenme Trendi Yükseldi

Hepsiburada’nın açıkladığı verilere göre, şekersiz gıdalara ve pişirme grubunda sağlıklı ürünlere ilgi Ramazan ve Bayram döneminde de arttı.

Türkiye’nin Hepsiburada’sı Ramazan Ayı ve Ramazan Bayramı’nda yapılan alışveriş verileri doğrultusunda ortaya çıkan beslenme verilerini açıkladı. Hepsiburada’nın açıkladığı verilere göre, Ramazan ayı boyunca sahurda sıklıkla tüketilen fıstık ezmelerinde bu kez “şekersiz” ve “hurmalı” seçenekler ilgi gördü. Şekersiz fıstık ezmelerinde geçtiğimiz yıla kıyasla %100’ün üzerinde artış görüldü.

Bitkisel sütlere ilgi artıyor

Sindiriminin kolay olması ve besleyiciliği nedeniyle rağbet gören bitki bazlı sütlerde ise siparişler geçen seneye kıyasla 4 kat artmış durumda. Yulaf, soya, badem sütü seçeneklerinin yer aldığı kategori içinde en çok tercih edilense “şekersiz badem sütü” olarak öne çıkıyor.

Airfryerlar mutfakların vazgeçilmezi haline geldi

Sağlıklı ve pratik tariflerle iftar ve sahur yemeklerini çeşitlendiren airfryer siparişlerinde geçtiğimiz Ramazan ayına göre 10 kat artış görülüyor.

Şekersiz çikolata, glutensiz un

Şekersiz bitter çikolatalar bu Ramazan ve Bayram’da da şekerden uzak durmak isteyenler için çözüm oldu. %100 kakao içeriğiyle sağlıklı birer alternatif olan şekersiz çikolatalara ilgi geçtiğimiz seneye göre 40 kat arttı. Tatlı ve hamur işleri içinse glutensiz un seçenekleri müşterilerin ilgisini çekiyor. Hindistan cevizi unu, nohut unu, karabuğday unu gibi seçenekler glutenden kaçınanların alışveriş sepetlerini dolduruyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü Açıldı

Türkiye, sağlıkta stratejik bir atılım yaptı. Bu alanda Ar-Ge çalışmalarının yürütüleceği ve inovatif girişimlere ev sahipliği yapacak yeni bir altyapı hizmete girdi. TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü, Ar-Ge ve yenilikçilik alanında en stratejik entegre yapılardan biri olacak.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, kampüs bileşenlerinden olan biyoteknoloji merkezinde aşı ve ilaçları hücreden başlayarak üretilebileceğini söyledi. Yine yerleşkede bulunan Ulusal Biyolojik ve Kimyasal Test Merkezi’nden bahseden Bakan Varank, “Milli güvenlik ihtiyaçlarımızın önemli bir kısmını kendimiz karşılayacağız” dedi.

MODERN, ENTEGRE TESİS

Sağlık sektöründe hem modern hem entegre bir tesis olma özelliği taşıyan Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü, TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi’nde  resmi törenle açıldı. Törene Bakan Varank’ın yanı sıra Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcıları Çetin Ali Dönmez, Mehmet Fatih Kacır, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hacı Ali Mantar, eski Kocaeli Üniversitesi Rektörü ve AK Parti Kocaeli Milletvekili Adayı Prof. Dr. Sadettin Hülagü katıldı.

Açılış töreninde bir konuşma yapan Bakan Varank şunları söyledi:

HIFZISIHHADA ÜRETİM 1998’DE DURDURULDU: Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nde 1998 yılına kadar 18 farklı aşı üretiliyordu. Aşı üretimi 1998 yılında durduruldu ve o tarihten itibaren aşı üretimiyle ilgili faaliyet olmadı. 1998 yılında son aşısını üretmiş bir kurumun sorumluluğunu bize yüklemeye çalışanların aksine biz sağlık sektörünün savunma sanayi gibi stratejik öneme sahip olduğunun gayet farkındayız.

41 AR-GE MERKEZİ: TÜBİTAK’ın burs ve destek programlarıyla 2002’den günümüze aşı ve ilaç alanında 5 binden fazla projeye 10,5 milyar lira kaynak aktardık. İlaç alanında faaliyet gösteren Ar-Ge Merkezi sayısını 41’e çıkardık. Teknopark ve Ar-Ge merkezlerindeki aşı ve ilaç sektörüne yönelik çalışmalar yürüten firmalara bugüne kadar 5,5 milyar liranın üzerinde destek sağladık.

HÜCREDEN BAŞLAYARAK: TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü, 3500 metrekare kapalı alan sahip. Medikal Biyoteknoloji Mükemmeliyet Merkezi ile Ulusal Biyolojik ve Kimyasal Test Merkezlerinden oluşuyor. Tüm Türkiye’ye hatta bölgemize hizmet edecek bu önemli yatırımla farklı aşı ve genetik ürünleri, biyoteknolojik ilaç ve aşı adaylarını, hücreden başlayarak üretilebileceğiz.

İNOVATİF PROJELER: Kanser tedavisinde önemli bir yere sahip hücre tedavi sistemlerini, DNA zincirlerini kesmeye ve yeniden birleştirmeye olanak sağlayan embriyo çalışmalarını hayata geçirebileceğiz. Moleküler biyoloji, kimya ve malzeme biliminin kesiştiği inovatif projeler yürütebileceğiz.

MİLLİ GÜVENLİK İHTİYAÇLARI: Açılışını yaptığımız Ulusal Biyolojik ve Kimyasal Test Merkezi’nde de Türkiye’nin milli güvenlik ihtiyaçlarının önemli bir kısmını kendimiz karşılayacağız. Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) tehditlere karşı savunma ürünlerinin, uluslararası standartlarda test ve sertifikasyonlarının bu merkezde biz yapacağız.

ÖNCÜL BİR MERKEZ OLACAK: En büyük sermayemiz insan kaynağımız. Aşı ve ilaç sektöründe çalışacak yeni araştırmacılarımızı da burada yetiştirmiş olacağız. Kampüsümüzün aşı ve ilaç geliştirme, KBRN araştırmaları gibi kritik konularda dünyada öncül bir merkez olacağından hiç şüphemiz yok.

ÜRETİM AŞAMASINDAKİ ALTYAPIYI SUNACAK

TÜBİTAK Başkanı Mandal, Türkiye için kritik iki merkezin açılışını gerçekleştirdiklerini belirterek üniversitelerde geliştirilen temel araştırma düzeyindeki çalışmaların üretim aşamasında ihtiyaç duyduğu gerekli donanım ve altyapıyı bu kampüste ulaşılabileceğini söyledi.

3 MERKEZDEN OLUŞUYOR

TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) bünyesinde hayata geçen Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü, aşı ve ilaç alanında çalışacak Medikal Biyoteknoloji Mükemmeliyet Merkezi (MEDİBİYO) ile Ulusal Biyolojik ve Kimyasal Test Merkezi ‘nden(BKTM) oluşuyor.

MEDİBİYO’DA İLAÇ VE AŞI

Tasarım aşamasından üretim süreçlerine kadar aşı ve ilaç geliştirilmesine olanak sağlayan Medikal Biyoteknoloji Mükemmelliyet Merkezi’nde (MEDİBİYO) aşı ve ilaç adaylarının klinik öncesi çalışmaları tamamlanacak. Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak finansmanı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlı’ğının yürüttüğü Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında inşa edilen merkezde, yeni tanı ve tedavi sistemlerin geliştirilmesine yönelik vizyoner projeler üretilecek. Türkiye’de ilaç sektörünün ihtiyaç olan insan gücünü yetiştirecek kapasiteye sahip MEDİBİYO’da özellikle kanser tedavisine yönelik ilaçlar üzerine çalışmalar yürütülecek.

BKTM’DE SAVUNMAYA DÖNÜK ÜRÜNLER

Türkiye’nin milli savunma ihtiyaçlarına yönelik yerli ve milli ürünler üretecek olan BKTM’de, kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer (KBRN) tehditlere karşı savunma ürünleri geliştirilecek. Merkezde, uluslararası standartlarda test ve sertifikasyonlarını yapacak. Bu merkez sayesinde KBRN ürünleri alanında cari açık azalacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Banvit BRF Akıllı Çocuk Sofrası kapsamında 23 Nisan’da ebeveynlerin çocukların yeme alışkanlıkları üzerindeki etkisine dikkat çekiyor

Banvit BRF “Akıllı Çocuk Sofrası” projesi kapsamında 23 Nisan’da Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat’ın katkısıyla ebeveynlerin çocukların yeme alışkanlıkları üzerindeki etkisine dikkat çekti.

Toplumsal yatırımlarında ”Sürdürülebilir Gıda” konusuna odaklanan Banvit BRF, çocukların sağlıklı gelişimine destek veren “Akıllı Çocuk Sofrası” projesi kapsamında 23 Nisan’da proje danışmanlarından Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat’ın “Ebeveynlerin çocukların yeme alışkanlıklarını nasıl etkilediği’ konusundaki makalesini paylaştı.

Türkiye’nin önde gelen beyaz et üreticilerinden olan Banvit BRF, sürdürülebilirlik çalışmaları çerçevesinde sağlıklı nesillerin yetişmesine ve gıda israfının önlenmesine katkıda bulunmak amacıyla başlattığı “Akıllı Çocuk Sofrası” projesini sürdürüyor.  Projeyle çocuklarda doğru beslenme alışkanlıklarının oluşturulması ve gıda israfı konusunda farkındalık yaratılması hedefleniyor. Beslenme alışkanlıklarının çok büyük ölçüde aile içinde edinildiği gerçeğinden yola çıkan “Akıllı Çocuk Sofrası”, ilkokul öğrencileri ile ailelerinin ve öğretmenlerinin sürdürülebilir gıda konusundaki eğitim ve farkındalık çalışmalarını kapsıyor

Çocukların gelişiminde beslenmenin önemini her fırsatta vurgulayan Banvit BRF, 23 Nisan’da geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımızın yeme alışkanlıklarına odaklandı. Proje danışmanlarından Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat, 23 Nisan’daki makalesinde 1970’lerden bu yana çocukluk döneminde fazla kilolu olma yüzdeliğinin giderek arttığını ve bunun çocuklar için bir risk oluşturabileceğini belirterek şunları yazdı. “Kiloluluk ve obezite çocuklar için hem sosyal damgalanma riski taşıyabilir hem de onların sağlıklarını ömür boyu etkileyebilir.  Elbette her çocuğun yeme alışkanlıkları ailede oluşuyor. Bir çocuğun kilosu hem ailesinin yeme alışkanlıklarına hem de çevresindeki gıda alımına ve ulaşabildiği gıdalara bağlı. Örneğin, çocuğunuzun kola içmesini istemiyorsanız, fakat evde yetişkinlerin içimi için kola bulunuyorsa, o zaman çocuğunuzu uzun vadede engellemeniz zordur. Vereceğiniz nasihatlerin veya koyacağınız bir yasağın ancak kısa dönemde etkisi olur; çünkü çocuklar ilk önce yetişkinleri taklit ederek öğrenirler ve hayatta var olurlar.”

Makalesinde Amerikan Pediatri Akademisi’nin sunduğu raporun da bu görüşü onayladığını kaydeden Bolat şöyle devam etti; “Rapora göre, çocukların yüksek yağlı yiyeceklere yönelik tercihleri ebeveynlerin yağ tüketim oranıyla doğrudan orantılı. Dolayısıyla, çocuğun erken gelişiminde yiyecek tercihlerini şekillendiren faktörlerin kaynağı çocuğun içerisinde bulunduğu aile ortamında yatıyor. Çocukların yeme alışkanlıklarını etkileyen davranışsal faktörlere ilişkin çalışma yapan Birch ve Fisher çocuklarda gıda tercihlerini detaylı incelediler. Buldukları ilk bulgu ise şu oldu; Anne sütü ile daha çok beslenen çocuklar yeni tatlara daha açık oluyor çünkü anne sütü ile farklı tatlara maruz kalıyor. Ayrıca bebekliğinde çoğunlukla anne sütüyle beslenen ve doyan çocuklar ek gıdaya daha kolay geçerler; çünkü birçok tat deneyimleri olmuştur. Daha çok mamayla beslenen ve her öğünde aynı tada alışan bebekler ise, ek gıdaya ve yemek yemeye geçmekte zorlanıyorlar. Yani, emzirme döneminden itibaren ailenin yeme alışkanlıkları çok belirleyici oluyor.”

Bunun yanı sıra yenilmesi istenen yiyeceğin ulaşılabilir olmasının da çok önemli olduğunu kaydeden Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat, Baranowski’nin okul çocuklarıyla yaptığı bir araştırmaya dikkat çekti. Araştırmada çeşitli meyve sebzelerin sıklıkla servis edildiği bir okulda, çocukların meyve-sebze tüketiminin yaşıtlarına oranla fazla olduğu ve çocukların meyve-sebzeyi daha çok tercih ettikleri ortaya çıktı.

Çocukların beslenmeleri konusunda önce ebeveynlerin, sonra da çevrenin tutumunun çok önemli olduğunu belirten Bolat, şunları yazdı; “Beslenme konusunda çocuklara doğru rol model olabilmemiz çok önemli. Unutmayın, bir çocuğun yeni bir tada alışması ortalama olarak 5-10 denemeden sonra oluşur. Bu sebeple bu süreçte zorlamadan, kuralcı olmadan çocuğu o besine kademeli maruz bırakmak önemli. Aynı zamanda çocukların sağlıklı gıdalara kolaylıkla ulaşabilmeleri ve sağlıksız gıdaların ev ve okul ortamında barındırılmaması da önem taşıyor. Çocuklukta edinilen alışkanlıklarla başa çıkmak bir ömür sürebilir. Çocuklara sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları oluşturabilecekleri alan ve imkan sunmak da her birimizin görevi.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı