Dizilerdeki sinsi tuzak

Kadir Polat
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili dostlar dikkatimi celbeden ve beni oldukça rahatsız eden bir konuyu paylaşmak istiyorum sizinle.

Malum bir kanalda bir hayvan ismiyle müsemma dizi var ve başrol karakteri de geçmiş deki mesleği hırsızlık olan, kanundan ve belalılar dan kaçmak için imam kılığına giren bir şahıs.

Hayır, imam olunca geçmişe sünger çekti kendine yeni bir yaşam tarzı belirledi ve o mihvalde devam ediyor olsa eyvallah onuda kabul ederiz de, sabah gönül çalmak için kız tavlamak için hırsız akşam gizlenmek adına camide imam.

İyide arkadaş bu ikilem bayağı bir fazla değil mi günümüzdeki muadiline bakınca.

Bir başka platform da da 600 yıllık geçmişi olan bir devletin en büyük sultanlarından birini yabancı olan eşinin kuklası ve harem sevdalısı gibi göstermekte densizlikte ulaşılan son nokta olsa gerek.

Bu ne vahim bir durumdur ya!

Bir toplumun, dini vecibeleri gereği arkasında saf tutup Yaradanına kulluk görevini yerine getirmede önder bildiği önemli bir makamı böyle pespaye bir hale sokmak kimin haddine ya!

Onca meslek grubu dururken, edebin hiçe sayıldığı bir dönemde bunların tesadüfi olduğunu mu sanırsınız ?

Hayır arkadaş ! Zoruma giden bir Müslüman da çıkıp boykot edelim izlemeyelim, izletmeyelim de demiyor. Çok mu zor o tür diziler denk geldiği vakit kanalı değiştirmek. Sonra da imamlar şöyle imamlar böyle, yok efendi kazın ayağı hiç de öyle değil.

Yeni yetme dizi meraklısı okuma kültürü olmayan bir toplumuz zaten cinsellik dahil her şeyi TV’lerden öğreniyoruz, bari dinimizi heba etmeyelim onu doğru kaynaktan öğrenelim.

Siz hiç kumarbaz papaz rolünde bir dizi izlediniz mi?

Ya da üç kağıtçı rahip, veya zina eden rahibe ? Sevgilisini kurtarmak adına kafes döğüşü ne katılan peder?

Şahsen ben görmedim de duymadım da bilen varsa bilgilendirirse sevinirim.

Ama; dünya klasiği olan ve benimde okuduğum ve hasbelkader okuyanınız varsa hemen “he evet hatırladım” diyebileceği Victor Hugo nun Sefiller adlı romanında yabancıların din adamlarına bakış açısı nasıl kısaca onu aktarayım müsadenizle.

Jan valjan adlı bir eski mahkumun yolu bir şekilde psikopos la kesişir, kimsenin yüzüne bakmadığı kasabada kendisine yardım eden yatacak yer psikoposun evinden gümüşleri çalar velhasılı durum açığa cıkınca psikopos aslında jan valjan ın hırsız olmadığını gümüşleri kendisinin hediye ettiğini söyleyerek onu tekrar hapse düşmekten kurtarır sonrasında da hırsız olarak addedilen kişi yüksek makamlara gelip bir çok insana büyük yardımlarda bulunur.

Tabii ki önemli ve kazançlı bir sektör diziler.

Ama “Haram, helal ver Allah’ım, senin kulun yer Allah’ım” tarzı nede olsa gideri var kim takar toplumun ahlak yapısını ve kutsallarını diyerek yapılan bu projeler insanların bilinç altında farklı izler bırakmakta ve ön yargılar oluşturmaktadır.

Bu nedenle dir ki;

Bizlere düşen görev “ne olacak canım” la başlayıp vurdumduymazlığımızı gün yüzüne çıkaran bahaneler içeren sözcükler yerine bilinç altımızda oluşturulmaya çalışılan değerlerlerimizi basitleştirme çabalarına izin vermemek olmalı.

Evlendireceğiz diyerek, edebi ahlakı ayaklar altına alıyorlar kimseden çıt yok,
Eğlendireceğiz diyerek dinimizle alay ediyorlar gene tık yok.
Boşanmaları ve aldatmaları özendiren dizilerin ürünleri zaten ortada.
Dinimizi bilmiyoruz, tarihimizi unutturdular, aile yapımızdaki tahribatı anlatmaya gerek yok.

Hayatımız dizi olmuş lakin fragmana bakılırsa sonumuz hiç de mutlu bitecek gibi görünmüyor ne diyelim Allah sonumuzu hayır eylesin