Sevgili Gençler…

Kadir Polat
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her ne kadar bizlerde 80 ler kuşağı olarak genç sayılsakta buradaki muhatabım bizden sonraki yeni nesil olan bilgisayar gençliğidir.

Sevgili Genç arkadaşlar; Siz hiç Ceplerinizde hiç gazoz kapağıyla eve gelip “Oğlum bunları ne diye eve getirdin ” diyerek annenizden azar işittiniz mi ?

Saklambaç, dokuz taş, körebe, köşe kapmaca vb, oyunlara kendinizi kaptırıp eve geç kalıpda dayak yememek için bir arkadaşınıza “Ne olur sende bize gel” diyerek yeme ihtimali kesin olan dayağı ertelettiniz mi 🙂

Veya, havanın açık, kapalı, aydınlık, karanlık durumlarına aldırmaksızın akşam ezanının yanlızca ibadet değil de sokaktaki çocuklarında eve dönüş vakti olduğu günlerde yaşadınız mı ?

Gazozuna mahalle maçları yapıp kan ter içinde kalıp kurt gibi acıkıp eve dar düştünüz mü ? Yenmenin ve yenilmenin ta kendisi olan bilye, cilli , misket oynayıp, kazanmanın gururunu yada ütülmenin sıkıntısını yaşadınız mı ?

Mesela mahallenizde yaşayan kişilerin simalarını beyninize kazıyıp gördüğünüz yerde saygıda kusur etmemek adına elinizden geleni yaptınız mı Pazardan gelirken yüklerini hafifletmek mukabilinden ellerinden bir kaç poşet alıp kapılarına kadar bıraktınız mı ?

Mahalleden aynı kıza birden fazla arkadaşınızla aşık oldunuz mu?

Yağan yağmura aldırış etmeden ve aile bireyleri olmadan yoldaki taşlara tekme atarak, kedi köpekle oynayarak servis kullanmaksızın yürüyerek okula gidip geldiniz mi ?

Mutluluğun varlıkta değil paylaşmakta ve samimiyetde olduğunu bizatihi yaşayarak öğrendiniz mi ?

Aslında o kadar çok ki bu tarz kıyaslamalar…

Şunu cok iyi biliyorum ki hiç bir bilgisayar oyunu peşinden koşulan top kadar mutlu etmez insanı, ve sanal alemdeki muhabbetler tutmaz yüz yüze edilen sohbetleri.

Kabul ediyoruz tabiki 20 yıl önceki durum ile şu an ki durum kıyas dahi kabul etmez, ama şuda acı bir gerçek ki; teknoloji her ne kadar bizlere kolaylıklar sağlasa da aslında farkında olmadan bizden önemli değerlerimizi ve nihayetinde insanlığımızı alıyor.

İnsanlar oyunu telefondan oynuyor, ödevi telefondan yapıyor, muhabbeti telefondan ediyor hatta ve hatta bayramlaşmayı bile artık telefondan yapıyoruz büyüklerimizin evlerini ziyaret etmek yerine.

Mahalledeki yaşlı tanınmıyor, ihtiyaçlı bilinmiyor insanlar birbirinden o kadar uzaklaşmış ki gönül bağları öyle bir harap olmuş ki en ufak bi olumsuzlukta kıyametler kopuyor.

Unutuluyor selamın ehemmiyeti yardımlaşmanın değeri, hayatlar endekslenmiş cep telefonlarına onsuz bir yaşam düsünemiyoruz.

Her daim yanımızda olan bir insanı bir yerde bırakıp yalnız gitmemiz gereken bir an olduğu vakit sıkıntı olmuyor da, telefonu evde unuttuk mu seferberlik ilan ediyoruz resmen.

Sahi dostlar, zamanın birinde teknoloji insanlığın yerini doldurur mu ne dersiniz?

Darda kaldığımız vakit, büyüklük yapıp şefkat gösterir mi? yaptıgımız yanlışı yüzümüze vurup bizi kendimize getirir mi ?

Neden selamlaşarak iletişim kurulan ve her daim yanımızda olan insanlara sahipken, kendimizi bir kaç saatlik sarzı olan cihazlara muhtaç hissediyoruz ki ?

Otobüste, metroda, evde her yerde aynı manzara, herkesin elinde telefon ve bu durum o kadar içler acısı ki kendi özrümüze kendimiz gülüyoruz net alemindeki paylaşımlarla.

“GEÇEN GÜN EVDE ELEKTRİKLER GİTTİ BİZİMKİLERLE SOHBET ETTİK, HEPSİ İYİ İNSANLARMIŞ”

Selam olsun soğuk kış gecelerindeki sobalı, is kokan odalardaki sıcak sohbetlere ve selam olsun gelişmişliğin telefon markalarıyla modelleriyle ölçülmediği eski günlere, mahalle bakkalına çekirdekçi hayriye ablaya.

Çocukların evlere hapsolmadığı okul bahçelerinin ve parkların dolup taştığı oyunların oynandığı iletişimin kaynağından yani sokaktan başladığı günleri görmek dilegiyle…

0
be_en
Beğen
0
alk_
Alkış
0
mutlu
Mutlu
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir